23 Eylül 2014 Salı



Ceylin İle İlk Yurtdışı Gezisi
 VİYANA

Kızımız ile ilk yurtdışı gezimize çıktık. Uzunca bir süre de ikincisini gerçekleştirmeyeceğim bir gezi oldu. ‘2,5 yaşında çocukla taa oralara gidilir mi, mahvolursunuz, bir şey anlamazsınız’ diyenlere, ‘olur mu canım, kızım büyüdü artık, tam gezme çocuğu, üstelik tüm dünya küçücük bebeklerini, çocuklarını boy boy yanına katıp her yeri geziyor, ben mi gezemeyeceğim’ dedim. Elbette bir Türk anne tarafından yetiştirilmiş, Türk bir Anne olduğum için çocuğumun her an üşüme ihtimali ile yerlerden, özellikle wc’lerden mikrop kapma ihtimalini de götürdüm yanım sıra.
Her yere yanımızda ailenin babasının omuzlarına emanet ettiğimiz ağır sırt çantamızı taşıdık. Islak- kuru mendiller, ince, kalın, daha kalın kıyafetler, yedek çorap, pantolon ve her şey, tatlı, tuzlu atıştırmalıklar, meyve, su, kitap,bebek ihtiyaç duyabileceğim her şeyi her gün taşıdım çantada.


Aziz Stephan Katedrali 
Ceylin, normalde de her şeyi yemeyen, değişik tatlara açık olmayan bir çocuk olduğu için Viyana’da aç kaldı diyebilirim. Bu, günümü mahveden tek olaydı, önüne sunduğum seçeneklerin tadına hep baktı aslında, ama soslar, tatlar hep farklı geldi ve çoğu şeyi yiyemedi, yiyecek konusunda oldukça zorlandım.

Aziz Stephan Katedrali 
Hava biraz serindi, biz üşümüyorduk, fakat o üşüyebilirdi. Battaniyesini üzerinden eksik etmedim arabasında kaldığı sürece. Yürürken ise mont dahi giymek istemiyordu ki; bu da genel sorunlarımızdan biridir.
Viyana, Avusturya’nın başkenti. Avrupa’da sanatın da başkenti sanırım, Sanat deyince aklıma Paris gelirdi Viyana’yı görene kadar, ancak bu fikrim değişti. Belki başka bir Sanat dolu şehri görene dek.


Hofburg Sarayı
Sarayın girişi, Roma kalıntılarının özenle korunduğu Michaelerplatz’dan. Bu büyük komplekste eski imparatorluk daireleri, birkaç müze, bir şapel, bir kilise, Avusturya Ulusal Kütüphanesi, Kış Binicilik Okulu ve Avusturya Başkanlık Makamları yer alıyor. Altı yüzyıl boyunca, Avusturya’nın kalbi olan 10 binada, gotikten 19.yy sonlarına kadar uzanan 7 yüzyıllık mimari tarih var. Gez geze, tavanlardaki süslemelere bakmaktan boyunlar ağrıyor.


Hofburg Sarayı

Hofburg Sarayı’nın içinde bir müze var, tabii tamamını gezemedik.
Bu müze üç ayrı bölümden oluşuyor. Bunlar Gümüş Koleksiyonu, İmparatoriçe Elisabeth’in müzesi ve İmparator Joseph ve İmpartoriçe Elisabeth ‘’Sisi’’nin özel daireleri. Silver Museum, Habsburg Monarşisinde, 50 milyonluk bir imparatorluğun tüm görkemini ve şaşaasını yansıtan, monarşinin son bulması ile 7 milyonluk Avusturya Cumhuriyeti’nin malına dönüşen, gümüş veya altın yemek ziyafet takımları, Bohemya kristalleri, çin porselenleri, imparatoriçelere ait eşyalar yani lüks ve şaşaa adına bilinen her şey mevcut.
Sisi, Sisi olmuş ama hakkını da vermiş. İnanılmaz bir şaşaa ve lüks düşkünüymüş.
Müzenin web sitesi ( www.hofburg-wien.at )


&

Avusturya Kahvesi gerçekten muhteşem. Viyana’nın her yerinde şirin cafeler vardı ve her fırsatta bu kahvelerden içmek, lezzetli pastaların tadına bakmak ve soluklanmak için oturduk.

Fotoğrafta da görüldüğü gibi ağzımızı dilimizi yalamaktan geri durmuyoruz :)

Starbucks delisi bi insan olarak, yürürken caddelerde bakındım. Ama bir tane bile görmedim. Viyana'da da Starbucks varmış aslında, ama Viyanalılar Amerikan kahvesi içmeyi asla kabul etmedikleri için oraya sadece turistler gidermiş.

Kendi ülkemi düşününce her köşe başında açılan Starbuckslar ve Sultanahmet Meydanı gibi tarihi değerlerimizin yer aldığı bir bölgede dahi Türk kahvecilerden, cafelerden çok Starbucks yer alıyor.




Ceylin de arkadaşı Alptuğ ile çok güzel zaman geçirdi. Hele bu sarayın avlusu, güneşli ılık öğleden sonrası, çocukların koşturması, bizim güneşlenerek kahvelerimizi yudumlamamız, unutulmazdı.


Dinlendikten sonra Viyana sokaklarının altını üstüne getirdik. Çocuklar yorgun düşüp de bebek arabalarında uyuduktan sonra, gidebildiğimiz, ayak gücümüzün yettiği her yeri dolaştık. Neyseki bebek arabalarını iten hep erkeklerdi ve bize sadece haritadan şuraya da gidelim, buraya da gidelim  demek kalıyordu.






Ekim, 2013
Viyana


Merhaba Yeni Blog



Merhaba Ceylin, Merhaba sanal günlük, Merhaba biriken anılar, güzel fotoğraflar.

Çok güzel bir web sitemiz vardı, teknik bir arızanın büyümesi, sorunun çözülememesi ve aylar boyunca web sitemizden uzak kalmamız beni yazmaktan alıkoymuştu.
Daha fazla yazmamaya, daha fazla anılarımızı not edememeye dayanamadım.. Soluğu bu blogda aldım.
Web sitemize kavuşacağımız güne kadar buralardayız. Evet, hala umudum var. Web sitemiz yeniden bizimle olacak.